Arkadaşım Münevverin babacığının kendi elleri ile yıllar önce yaptığı güzel kullanışlı bir kutu.
Obje verniksiz doğal renginde idi. Önce iki kat altın yaldız boyadım. Sonra kahverengi boya ile dekoratif olarak bir kısmını çatlattım. Çatlatmayı kesme şeker tarzı yaptım. Bir kısmını da düz boyadım. İki boyama biçiminin birleşme yerine ve kapağın üstüne Tülay öğretmenim one stroke yaptı.
O zamanlar yani iki sene önce one stroke da acemi idim. Gerçi hala bütün tekniklerini çalışmış değilim. Yaptıklarımdan da görülüyor zaten.
Neyse efendim kutunun çerçeve kısımlarına ve sap kısmına da altın yaldız sürdüm. Vernikledim kendisine verdim. O günlerde bu kutunun resmini çekmemiştim.
Ocak ayında arkadaşımın bir kızı oldu. Adı Zeynep.
Bebeği görmeye ancak geçen ay birkaç arkadaş toplanıp gittik.
Arkadaşımın salonunda kutuyu görünce cep telefonum ile resmini çektim kayıtlarımın arasına aldım.
Ben epeydir arkadaşım ve annesi ile fırsat olup görüşememiştim. Uzun süredir evden çıkmayınca benim için güzel bir değişiklik oldu. Arkadaşım Konyalı yani hemşerim. Hem Münevver hem de annesi Emine teyze çayın yanına neredeyse on çeşit hepsi birbirinden lezzetli yiyecekler hazırlamıştı. Konyalı hanımlar müthiş hamarat olurlar. Hem el işleri hem yemek işleri harikadır. Ben kendime paye çıkarmıyorum. Küçük yaşta bulunduğum yerden ayrılmam ve çalışma hayatına başlamam nedeniyle ne ev işi ne yemek........ tık yok. Yaptığım kek bile tepsiye yapışır kalır. Sağolsun Sini Börek.
Sadece biraz el becerisi var işte.. İdare ediyoruz artık....
Yazıya kutudan girdik yemeklere geldik . Arkadaşım oturduğu binanın bahçesinde küçük de olsa organik tarım yapıyor. O bahçede çilek bile yetiştiriyor.
Hemen orada çileklerden atıştırdık. Dut ağacından dut yedik. Sonra yola koyulduk eve döndük.
Hava birde o gün bir sıcaktı ki sormayın....
Gene çenem düştü. Tabi parmaklarıma yansıdı...
Hepinize güzel günler....
<:))